Roma
İmparatorluğu'nun genişliğinin oluşturduğu Roma ekonomik tarihine
imparatorluğun öncüllerinin ilki olan Roma Krallığı ile kısaca giriş yapmakta
fayda var.
Roma
Krallığı'nın başlagıç tarihi olarak tarihçiler Roma'nın ilk konsüllerinin seçildiği tarih olan M.Ö 753 yılını verirler. Krallığın
son buluşu ve cumhuriyete geçilme tarihi
ise M.Ö 509'dur. Krallık döneminde Roma toplumu içerisinde 4 sınıf ön plana çıkmaktaydı ve bu sınıflar
ekonominin temelinde yer almaktaydılar. Bunlar sırayla Patriciuslar, Plebler, Clienler ve Soylular olarak adlandırlır. Patriciuslar
aristokrat ailelerden gelen ve iktisadi olarak bağımsız olan kişileri kapsıyordu. Plebleri
ise krallığın orta sınıfı olarak değerlendirmekte fayda var. Lakin siyasi ve
ekonomik olarak birçok hakları ellerinden alındığından ya da kısıtlamaya
uğradığından Patriciuslardan ayrılırlar. Clienlerde
patriciusların himayesinde ve onların hizmetinde bulunan alt sınıftır.
Soylular çok fazla köleye ve başta hukuk olmak üzere bir çok alanda diğer sınıflardan daha fazla hakka sahip olmaktaydılar. Soylular krallığın ticaretinin tamamı ile ilgilenirlerdi bu da zenginliklerinin en önemli kaynaklarından biri olarak beliriyor. Roma Krallığı içerisinde vatandaşlık hakkına sahip olan bu 4 sınıf Roma'nın cumhuriyet ve imparatorluk dönemlerinde de etkilerini kendilerine ayrılmış alanlarda hissettirmeye devam edeceklerdir. Roma Krallığı'nın(M.Ö 753-M.Ö 509) iktisadi kaynaklarının temelinde soyluların elinde olan ticaret ve krallık dışında ki topraklarda yapılan tarım ve hayvancılık bulunmaktaydı.
Cumhuriyet döneminde(M.Ö 509-M.Ö 27); -özellikle- M.Ö 3.yy sonlarında tamamen parasal ekonomiye geçilmiştir. Bu dönemde Roma ekonomisi fetihlerin sonucunda başka memleketlerin kaynaklarını ''fetih hakkı'' olarak sömürmeye ve ülke içinde tarım sektöründe kullanılan köle emeğine dayanıyordu. Zenginleşerek sınıf atlamak, daha önemli kamu görevlerine gelebilmek için Roma yurttaşları tarım ve ticaretle uğraşıyorlardı. Bunların yanında devlet ihalelerini almak ya da kamu topraklarında vergi toplama hakkını ele geçirmek de zenginleşerek sınıf atlayabilme şansı sunuyordu. Roma cumhuriyet ve imparatorluk dönemlerinde hiç kuşkusuz iktisadi gücünü ve temelini tarımdan alıyordu. İnsanların çoğu tarım ile uğraşıyordu. Tarım sınıfı büyük çiftlik sahipleri ve küçük üreticiler olarak 2 gruba ayrılıyordu. Üretici güçler ise kölelerdi. Roma vergilerini toplamada kolaylık sağlamak için ''kolon'' adı verilen toprağa bağlı nüfus sistemi geliştirmişti. Büyük toprak sahipleri imparatorluğun vergi tahsildarları karşısında bir pazarlık gücüne sahip oldukları için küçük üreticiler ve köylüler bu büyük toprak sahiplerinin himayesine altına girerek latifundia adı verilen toprak sistemi oluşturdular.

Roma'nın bir diğer iktisadi değeri
olan ticaretin temelini ülke dışından alınan ve gönderilen tarım ürünleri
oluşturuyordu. İtalya'nın aişesinde tahıl üretimi ve deniz ticaretinin güvenliği son derece hayati önemdeydi. Bu yüzden Roma daha Cumhuriyet döneminde Kartacalılarla yaptığı Pön savaşlarıyla (MÖ 264-146) Kuzey Afrikayı ve İspanya'nın doğu şeridini ele geçirmiş, Galyalıları ise Julius Caesar'ın seferleriyle(M.Ö 58-50) yenerek Fransa'yı işgal etmişti. Bu sayede Roma Cumhuriyeti batı ve orta Akdeniz'in kontrolünü eline
alarak bu bölgelerde ticaret tekeli kurmuştu.
Kartaca'nın kesin bir şekilde ortadan kaldırılmasıyla (M.Ö 146) Roma Cumhuriyeti akdeniz ticaretinde rakipsiz kalmıştı. Buna rağmen deniz ticaretinde büyük bir gelişme olmamış önceden olduğu gibi deniz taşımacılığı sadece tahıl ve süs eşyaları ile sınırlı
kalmıştır. Çünkü tüccarlar için denizlerde ticaret yapmak Roma'nın gelişmiş kara ağına göre daha masraflı hem
de korsanlar nedeniyle tehlikeliydi. Ticaret gemilerinin hacimleride bu sebeple Kartaca
gemilerine oranla oldukça küçüktür. İmparatorluğun son dönemlerinde ise tarım
için iş gücü kıtlığı çekilmiş bu durum Roma'da gıda krizlerine neden
olmuştur
![]() |
Roma
ticaret gemisi/M.Ö 1.yy
|
0 yorum:
Yorum Gönder